1907 ÜNİFEB

3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ SAKENDER RÖPORTAJI

1907 ÜNİFEB Sakarya Üniversitesi Örgütlenmesi olarak Sakarya Engelliler Derneği Başkanı Sayın Bülent Dik ile engelli vatandaşlarımız ve engelliler derneği hakkında röportaj gerçekleştirdik. 

  • Birey olarak engelli vatandaşlarımıza karşı tutumumuz nasıl olmalıdır? 

Birey olarak engelli vatandaşlarımıza acıyan gözlerle bakmamalıyız. Bir misafirlikte, parkta, Avm’de veya yolda insanlar tarafından onlara acıyarak yaklaşılmamalı. Bu gibi durumlar engelli kardeşlerimizi incitiyor. Mesela ben geçen bir engelli kardeşimin evine gittim. Bu kardeşim çok güzel halk müziği söylüyor. Bu kardeşime “Gel seninle güzel bir etkinlik yapalım, sana sahne hazırlayalım” dedim. Fakat bu kardeşim onu gördükleri zaman ona acıyarak serzenişte bulunulduğunu söyleyerek reddetti. Onlara kimsenin acımasını istemiyorlar. Onlar engelleri ile mutlular. Bugün bir işitme engelli duymuyorum diye, bir görme engelli görmüyorum diye üzgün değil.  

  • Günlük yaşamda bedensel engelli vatandaşlarımızın yaşadığı ortak sorunlar nelerdir sizce? 

Bedensel engelli kardeşlerimizin hepsinin ortak sorunu herhangi bir şeye erişebilmekte sıkıntı çekmeleridir.  Bugün Sakarya’mızın mevcut yapıları engellilerimize göre değil. Bugün okullarımızın hepsinin erişilebilirliğe uygun olması gerekiyor ama maalesef örneğin üst kata tekerlekli sandalyedeki bir engelli kardeşim ya annesinin ya babasının ya da bir yakınının kucağında çıkıyor. Ne yazık ki şu anki Türkiye’nin erişilebilirliği Avrupa standartlarına uygun değil bugün yollarımız erişilebilirliğe uygun değil ne yazık ki. Yavaş yavaş bunları düzeltmeye çalışıyoruz 

  • Engelli vatandaşlarımız haklarını biliyorlar mı? 

Merkez ilçelerde yaşayan engelli kardeşlerimiz, diğer ilçelerde yaşayan kardeşlerimize göre daha iyi biliyorlar. Bunu da biz ara ara ilçelere ziyaretlerde bulunuyoruz, seminerler düzenliyoruz. Seminerlerde kardeşlerimize haklarından bahsediyoruz. Çünkü bugün engelli olmak demek, haklarının geniş olması demektir ama maalesef çoğunu bilmiyorlar. Biz de bu yüzden dediğim gibi seminerler düzenliyoruz. Örneğin Söğütlü ilçesinin Mağara Köyüne git orda ki bir engelliye sorarsa hakkını bilmiyor. Ama Serdivan ilçesinin bir mahallesine git eminim benden daha fazla biliyordur. Hatta bazen onlardan öğrendiğim şeyler oluyor. Mesela %40 engelli raporu olan bir kardeşimin eğer imkânı yoksa devlet her ay 550-850 TL arası engelli maaşı ödüyor. Bunun haricinde elektriğinin %80 ini ödüyor.  Belediye otobüslerine ve trenlere ücretsiz biniyor. Bunun haricinde sudan, internetten, cep telefonu hattından faydalanıyor. Eğer %40 çalışabilir yazıyor ise işe girebiliyor. Engelli sayılmanız için %40 ve üstü olmanız gerekiyor. Bana sorarsanız %30 ve üstü engelli sayılması gerek çünkü bir engelli ailesinin yanında yaşarken kendisini yük olarak görüyor.  

  • Bu dernekte engelli vatandaşlarımıza ne gibi imkânlar yaratıyorsunuz? 

Derneğimiz 2011 yılının 17 Ocak tarihinde kuruldu. Kurucu ve şu an ki başkanı benim. O günden bugüne kadar olan ilk hedefimiz balık yemeyi değil balık tutmayı öğretmek oldu. Engelli vatandaşlarımız için çeşitli kurslar açıyoruz, seminerler veriyoruz. A firması ve B firması ile görüşerek engellilerimize istihdam yaratmaya çalışıyoruz. Çünkü istihdam en önemlisidir. Başta kendim olmak üzere %45 engelliyim. Nüfusta Sakarya’nın Karasu ilçesinde kayıtlıyım. Karasu’da bir kahvehanede çalışırken engelli kadrosundan iş bulma fırsatım oldu. Çalıştım ve 2014 yılında emekli oldum. Bundan dolayı en önemlisi engellilerimize istihdam sağlamaktır. Hamdolsun bunu da başarıyoruz. 2011 yılından bu yana yaklaşık 150 belki 200 engelli kardeşimize istihdam sağladık. Korona virüsü ortaya çıkmadan önce biz her ay çeşitli etkinlikler düzenlemekteydik. Her ay mutlaka bir engelli kardeşimizin doğum gününü kutlardık. Mesela bu ay kimin doğum günü var diyelim örneğin Ali, Ali’ye haber veririz ve organizasyonun bütün masrafını derneğimiz olarak karşılarız ve onun arkadaşlarını da davet ederiz. Bunun dışında sinema, tiyatro, piknik ve kahvaltı gibi çeşitli etkinliklerimizde de engelli kardeşlerimizle birlikte olma fırsatı elde ediyoruz. Bunları yapmamızın sebebi ise engelli kardeşlerimizin iş fırsatından sonraki en büyük ihtiyaçlarının sosyalleşme olmasıdır. Engelli kardeşimizden öte ailesinin de sosyalleşme ihtiyacı var. Bugün daimi olarak evde kalan Otizm ve Down Sendromlu CP hastalarımız var. Sokağa çıkamıyorlar çıksalar bile ailelerinden bağımsız olarak çıkamıyorlar. Bu düzenlediğimiz etkinlikleri genelde müzikli olarak yapıyoruz ve onların eğlenmelerini sağlıyoruz. Bunların dışında Ramazan ayında engelli kardeşlerimize kumanya yardımı yapıyoruz. Sağlık problemleri olduğunda ise hastane için hasta sırasını biz alıyoruz, ambulans gerekiyorsa ambulansı biz tahsis ediyoruz. Bütün sosyal ve sağlık ihtiyaçlarını dernek olarak karşılıyoruz. 

  • Sizce engelli kardeşlerimizin topluma kazandırılabilmesi için ne gibi imkânlar yaratılmalı? 

Bana göre engellilerimiz her konuda engelleniyor. Rapor aldığında bir iş yerine gittiğinde iş yerine müracaat etmek istediğinde hemen raporuna bakıyorlar. Eğer raporunda Epilepsi yazıyorsa veya mental engellisi yazıyorsa anında işe girme şansı yok oluyor onun için benim düşüncem önce işverenlerimiz ve devletimiz engellilerimizin istihdam hedeflerinin daha da genişletilmesi. Bence en büyük sıkıntı engelliler adına istihdam yaratılmaması. Ben engelli adına konuşuyorum şu an Sakarya’da belki yüzlerce belki binlerce engelli var ama çalışamıyor bana göre en büyük sıkıntı istihdam sıkıntısı. Onun dışındaki sıkıntılar bireysel sıkıntılardır onlar çözülür. 

  • Bir engelle yaşamak bizim tahminlerimizden de zor bir şeydir elbette. Bu zorlu süreçte özellikle başlarda psikolojik olarak güçlü kalmak için neler yapılmalı? 

Doğuştan bir engelli zaten engelli olduğunu bilerek yaşamına devam ediyor. Bu engelli kardeşim sadece aile desteğini aldığı sürece hayat onun için biraz daha kolay ama sonradan engelli olan bir kardeşimiz için bu hayat çok zor. Psikolojik olarak yerle bir oluyor. İnsanlara bakış açısı zayıflıyor, insanlarla iletişimi zayıflıyor insanlarla muhatap olmak istemiyor ve kendini hapis ediyor. Bununla ilgili gittiğim ve gördüğüm insanlar var. Mesela kişiye gönül pencereni aç diyorum “Ağabey açamıyorum. Ben bunu hak edecek ne yaptım” diyor. Sonradan engelli olan bir insan için en büyük destek psikolojik destek bana göre. Bu destek içinde ailenin çocuklarına acıyan gözle bakmamaları gerekiyor. Sosyal ve psikolojik desteği vermeleri gerekiyor. Hastanelerimizdeki doktorların, psikologların bizleri daha fazla dinlemesi gerekiyor. Mesela bende bir dönem tedavi gördüm. Karşımdaki psikolog gibi bende konuşuyordum. En sonunda doktor pes etti beni dışarı çıkardı. Onun için psikolojik destek en önemlisi tabi ki. Hastaneden önce aile içinde aile dışlamayacak. Bir kaza geçirdiğinde ona o kazanın Allahtan geldiğini ve dirayetli olmasının gerektiğini, yaşama daha güzel tutunması sağlamalılar. Bir de şu var doğuştan engellilerin annelerinin desteğe ihtiyacı var. Hiperaktif Otizmli kardeşlerimiz var. Bu ailelerimiz iyice yorulmuşlar onlar ada psikolojik desteğin verilmesi gerekiyor. Bununla ilgili bu şehirde ve ülkede engelli kardeşlerimizin tedavi göreceği bir psikolojik bir klinik açılmalı. 

Röportajımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz. 

Ne demek ben teşekkür ederim. Umarım verdiğim cevaplar sizler için yararlı olmuştur. 

Bizi Takip Edin

Aşağıdaki simgelere tıklayarak sosyal medya hesaplarımıza ulaşabilir, bizi takip edebilirsiniz.