Bazı insanlar vardır, gelişi gibi olur gidişleri. Geldiği andan gidene kadar varlığıyla damgasını vurur, imzasını atıp da gider, içine kazınır gidişi.
Fenerbahçe’nin Fener’inin masa başı oyunlarla söndürülmeye çalışıldığı bir sezonun akabinde sarı bir ışıltı olarak geldin girdin hayatımıza. İlk maçında Antalyaspor’a attığın golün sevincini taraftarla paylaşmandan anlamalıydık bu kadar damga vuracağını ama bilemezdik ilk anda bu kadar büyük bir adam olduğunu.
Çoluğunun çocuğunun rızkından kesip maça gelen, öğrenci harçlığıyla deplasmana giden, gazete küpürlerini itinayla cüzdanında saklayan, oğlunun adını Can koyan, konuşmalarında İslam Çupi’den alıntılar yapan, kitap, defter denince aklına Lefter’i getiren, yağmurlu havanın kasvetini, paçalarına bulaşan çamurları sevdanın bir parçası, çekilen cefayı sevdasının karşılığı olarak bilen taraftarın “Çubukluyu giyen yüreğini sahaya koyacak abi!” hayalini nasıl oldu da gerçekleştirdin? Hem de anavatanının kilometrelerce uzağındaki bir ülkede…
Biz biliyorduk ki; “Burası Kadıköy, Buradan Çıkış Yok!” haykırışları içinde yeşil sahaya ışıl ışıl çubuklunun içinde çıktığında sahada bizim kadar cesur ritimde atan yüreğimiz yerinde ve defans güvende.
Biz biliyorduk ki; rakibe defansı dar etmek için, formanın hakkını vermek için sakatlanma pahasına tekmeye kafa sokarsın, forvetin kramponunu parçalarsın, Fener formasına hakaret etme gafletinde bulunacaklara sahayı dar eder, bizi tahrik etmek isteyenleri pişman edersin.
Biz biliyorduk ki; takımın en ihtiyacı olduğu anda kanattan gelip havada süzülen topa kafanla değil, yüreğinle vurur kulakları sağır eden “GoooooL “sesini Kadıköy’ün tüm sokaklarında çınlatırsın.
Biz biliyorduk ki; sahada rakibi parçalar, saha dışında büyük kulüp oyuncusu olmanın, aile babası olmanın hakkını verip, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün adına leke sürecek hareket yapmazsın.
Sevdik seni, hem de çok sevdik. Kimimiz sarı saçlarına, ışıltılı mavi gözlerine, kimimiz gülen yüzüne, kimimiz Fenerbahçe deyişine, bazılarımız kafa gollerine ama en önemlisi hepimiz senin yüreğine aşık olduk.
Gitti dediğimiz maçları çeviren gollerin, yedik dediğimiz gol şutlarına göğsünü siper etmeni, içten gülüşünü, şampiyonluk sevincini hatırlayacağız ama sadece Çubuklu Fenerbahçe formasının hakkını vermek için ettiğin mücadeleyi ve sol kaşından akan hepimizin içini acıtan kanını unutmayacağız.
O gün sol kaşından akan kan bu gece milyonlarca Fenerbahçeli’nin yüreğinden sızıyor. Gözyaşı olup akıyor verdiğin emeklerin, süzülüyor yanaklarımızdan gol sonrası sevinçlerin, “Fenerbahçe bir taraftar daha kazandı” cümlen geliyor akla ama dindirmiyor gözyaşlarını, merhem olmuyor açılan yaraya…
Şimdi gidiyorsun aileni alıp yanına, yeni bir forma, yeni heyecanlar, hak ettiğin başarılar yaşayacaksın o takımla ama unutma bizi oralarda…
Her haftasonu 19:00 civarında stad hoparlöründen çıkan 2 numara… Dieeggoooooo çağrısına Lugaaanooooo haykırışlarımız kalsın hep aklında…
Fenerbahçeli olanlar çubuklunun hakkını verenleri asla unutmazlar!
“Cesur” olarak geldin, “Yürek”li adam olarak gidiyorsun ve bizim dilimizde ayrılık sonrası şarkılar…
Alex frikiğiiii, kesti tam içeriiii… Neyse…
Şimdi sen gidiyorsun ve en kötüsü kimse sana benzemeyecek.
Doruk Sarıkaya
1907 ÜNİFEB – Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği