1907 ÜNİFEB

Bir Yardım Kampanyası

Artık farklı bir şeyler yapmanın zamanı gelmişti. Bunun içinde düşünmek ve kararlılıkla ilerlemek gerekiyordu. Ve yardıma muhtaç bir köy okulu bulmaya karar verdik. Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi ‘En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.’ sözünden hareket ederek Bursa çevresinde diğer sivil toplum kuruluşlarından da yardım alarak yardıma muhtaç, zor şartlarda eğitim gören bir köy okulu bulabildik: Kocakovacık Köyü İlkokulu!

Şimdi geriye kalan köye yapacağımız ilk gezi ve o gezide köy öğretmeniyle yapılacak görüşmeydi. Pazartesi günü bu işi yapıyoruz diyerek anlaşıldıktan sonra pazartesi gününü merakla ve heyecanla beklemeye başladık. Kaldı ki bazı aksilikler yüzünden pazartesi günü ve takip eden 2 gün boyunca köye gidemiyorduk. Köy Bursa’nın çok uzağında ve oraya gitmek belli bir maddi külfet gerektiriyordu. Bizlerde öğrenciliğin şanındandır parasızdık yine o zamanlar. Ama bu iş böyle olmayacaktı cebimizde ki son parayı ortaya koyup köye gitmeye karar verdik.

Neyse ki Perşembe günü 2 kişi köye gitmek için sabah evlerimizden yola çıktık. Köy yolculuğu kaldığımız Görükle’den yaklaşık 2 saat uzaklıktaydı. Ve yolların sürekli uçurum kenarında olması yolculuk sırasında acaba sağ salim gidebilecek miyiz, yardım yapalım derken ölmeyelim şeklinde şakalaşmalarla geçiyordu ama korku hat safhadaydı. Köye ulaştığımızda bizi köyün öğretmeni ve köyün imamı karşıladı. Köy öğretmeni bizi öğrencilerle tanıştırmak için sınıfa götürdü. Sınıfa girer girmez o parlayan gözleri gördükten sonra ne kadar doğru bir iş yaptığımızın ne kadar gurur verici bir iş içinde olduğumuzun bilincine belki de o anda vardık. 16 tane ışıl ışıl parlayan göz bize bakıyor ve ‘Hoşgeldiniz!’ diyordu. Öğrencilerle ettiğimiz kısa muhabbetten sonra okulun eksiklerini belirlemek için öğretmenle görüşmeye geçtik. Okulun çok eksiği vardı bazıları bizi aşan eksiklerdi. Elimizden geldiğince eksikleri karşılayacağımızın sözünü verdik. Yaklaşık 1.5 saat kaldığımız köyde geceyi burada geçirmemiz için ısrar edildiyse de bazı işlerimizin varlığından dolayı kalamadık.

Artık geriye yardım toplamak ve bu küçük arkadaşlarımızın daha rahat eğitim görebilmesi için bir an önce yardımları ulaştırmak gerekiyordu. Önce etkinlik oluşturarak ve afiş bastırarak başladık işe. Görükle’nin her bir yerine afişlerimizi yapıştırdık. Her ne kadar 2 gün sonunda bazı kişiler tarafından afişlerimiz kaldırıldıysa da moralimizi bozmadık. Etkinlik ve afişin yetersiz kaldığını gördükten sonra sosyal medyayı kullanmaya karar verdik. Birçok tweet attıktan sonra artık beklemeye koyulduk. Gelecek telefonları, mailleri beklemeye başladık. Bu sırada yine başka yollardan yardım toplamaya ve yardım aramaya devam ettik tabi. Bir Cuma akşamı batak oynarken hiç beklemediğimiz bir anda çok önemli birisinden -Fenerbahçe camiası içinde çok önemli- gelen haberle hem mutluluk, hem gurur duyduk. Bize bu konuda yardım edeceğini belirten ve bu iş için bizlerle gurur duyduğunu belirten bir mesaj içeriyordu. Artık yardım eden kişinin şansından mıdır bilinmez bu yardımdan sonra sürekli yardımlar gelmeye devam etti. Artık elimizde güzel miktarda para, kitap ve engelli küçük kardeşimize vereceğimiz tekerlekli sandalyemiz vardı. Sıra bu parayı öğrencilerin kırtasiye ihtiyaçlarına ve okulun eksiklerine çevirmekteydi.

Yardım kampanyasının artık sonuna doğru geliyor yardımlarımız tam hatta fazla bile olmuştu. Artık gideceğimiz günü kesin olarak belirlemeye kalmıştı iş. 2. Hafta sonu gideriz diye düşünürken bazı aksaklıklar oldu 3. Hafta sonuna sarkıtmak zorunda kaldık. Bu bir hafta içerisinde de yine güzel yardımlar gelmeye devam etti. Çevremizden sürekli takdir topluyoruz yaptığımız işin güzel olduğuna dair güzel eleştiriler alıyorduk. Tabi güzel eleştirilerin yanında bizi yıpratmaya çalışanlarda olmadı değil. Birkaç kötü eleştiride almadık değil. Neyse 3. Haftanın sonunda kesin gidiyoruz derken köy öğretmenin ailevi problemi ve köyde olacak olan cenaze yüzünden önümüzde ki hafta içine erteleme karardı aldık. Bunun sıkıntısı oluşmuştu içimizde. Engelli arkadaşımız biraz daha beklemek zorunda kalacaktı bu yüzden.

Neyse ki artık gün gelmişti. Gün köye gitme günüydü. Tabi benim o gün aşırı derecede hasta olmam köye gitmeme engel oldu. Benim için bu kampanya kapsamında bir aksilik daha çıkmıştı. Belki de en büyük aksilik! Ben bu halde köye gelemeyeceğimi söyledim. Bundan sonra ki yolculuk ve köyde geçirilen vakti yaşadıklarıma göre değil anlatılanlara göre anlatıyorum.

Yolculuk her zaman ki gibi yine güzel başlamış. Fenerbahçe sevdasının birleştirdiği insanlar Atatürk’ün izinde köy okuluna ‘Küçük Hayalleri Süslemeye’ gidiyorlardı. Yukarıda da belirtmiştim köy yolu çok tehlikeli diye. Bir de o yol buz tutunca arkadaşlarım zor anlar yaşamışlar. Ağızlarda Fenerbahçe bestesi yüzlerde tam bir korku hakimmiş. Sağ salim köye ulaştıklarında bu sefer köy halkı karşılamış arkadaşlarımı. Güzel bir köy yemeği yedikten sonra –bana en çok koyan noktalardan birisi- öğrencilerle ilgilenmeye, onlara hediyelerini vermeye, okulun kütüphanesi oluşturmaya başlamışlar. Öğrencilerin çok eğlendiğini ve mutlu oldukları çekilen fotoğraflarda fazlasıyla görülüyordu. Artık saat geç olmaya başlayınca havalarda kararmadan yola çıkma vakti gelmiş arkadaşlarım için. Güzel bir işi yapmanın mutluluğuyla, ‘Küçük Hayalleri Süslemenin’ verdiği gururla bir diğer köye Görükle’ye geri dönmeye başlamışlar. Köy öğretmeninin beni unutmayarak bana yolladığı gözlemeleri elime kazasız belasız ulaştırdılar.

İşte böyle bir yardım kampanyası hikayesi oldu 1907 ÜNİFEB Uludağ Üniversitesi için. Organizasyona katılan bütün herkeste mutluluk vardı. Bu organizasyonun devamı olan bu sefer okulu tadilat etme olacak olan organizasyonda inşallah yine aynı güzel hikayeler çıkar karşımıza.

Tahsin İşcioğlu

1907 ÜNİFEB – Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği

Bizi Takip Edin

Aşağıdaki simgelere tıklayarak sosyal medya hesaplarımıza ulaşabilir, bizi takip edebilirsiniz.