Bayan basketbol takımımız 2011-2012 yılında da şampiyon oldu. Bu, üst üste aldığımız 7. şampiyonluk oldu.
Şimdi, bu yıl olanlara kısaca bir göz atalım.
3 Temmuz sabahı bir operasyon başlatıldı. Kulübümüzden bir çok isim göz altına alındı. Avrupa’ya gitmemiz engellendi. Futbol takımımızın en önemli oyuncularından 3 tanesini zorunlu olarak gönderdik. Yeni transferimiz, hiç oynayamadan gitmek zorunda kaldı. Kulüp olarak türlü oyunlara maruz kaldık, alın terimizle aldığımız kupamız düzenli olarak çeşitli yerlere dilekçeler yollanarak elimizden alınmak istendi.
Futbol takımımız, bir sürü zorluğa ve yaşanan sıkıntılara rağmen ligi ikinci sırada tamamladı, şampiyonluk şansını play-off maçlarına taşıdı. Türkiye Kupasında ise yarı finalde mücadele veriyor.
Bayan basketbol takımımız, 7. kez üst üste şampiyon oldu. Türkiye Kupası’nda finalde mağlup oldu.
Bayan voleybol takımımız, Avrupa Şampiyonu oldu. Ligde ise Play-Off’larda yarı finalde mağlup oldu.
Erkek voleybol takımımız, Türkiye Kupası şampiyonu oldu. Ligde ise Play-Off yarı finalinde mücadele veriyor.
Erkek basketbol takımımız, Euroleague’de TOP 16’ya kalma başarısı elde etti. Ligde ise Play-Off’larda şampiyonluk mücadelesi verecek.
Bu başarıları yazarken unuttuğum bir şey var mı diye tekrar tekrar kontrol etmek zorunda kaldım, hala da atladıklarım olabilir. Malum, bir kulüp her branşta ve her kupada şampiyonluk mücadelesi verince hepsini hatırlamak zor oluyor.
Bu başarılar elde edilirken, başkanımız hala özgürlüğünden uzak. Fenerbahçe taraftarı hala bunun mücadelesini veriyor. Sadece bu mücadele esnasında değil, takımını karşılamaya gittiğinde bile biber gazı ve coplara karşı kendini müdafaa etmek zorunda kalıyor.
Herkes biliyor ki, Fenerbahçe Kulübü, bu yıl inanılmaz bir birlik olma örneği sergiliyor. Kişiler hakkında görüş ne olursa olsun, her fırsatta birlik oluyor ve düşmanlarına karşı mücadele ediyor. Sadece ülke içinde değil, ülke dışında da Novi Pazar örneğiyle gördüğümüz gibi müthiş bir kardeşlik ve birlik dersi veriyor. Biz, her fırsatta elimizden geldiğince söylüyoruz bu senenin birlik olma senesi olduğunu, sahada alınan sonuçların önemli olmadığını. Fakat buna rağmen her branşta takımlarımız ellerinden geleni yapıp bize kupalar getirmeye devam ediyor.
Hafta sonu Trabzonspor karşılaşmasında kardeşimiz Onur Karabudak, koreografi esnasında gerçekleşen bir kazada yaralandı. Çok şükür bu kazayı kalıcı bir hasar olmadan atlattı. O, Fenerbahçe için onca yol gelip tribünde emek verirken yaralandı. Karşılık beklemeden, sadece gönlünden gelerek. Yaşanan kazadan sonra, çubukluya gönül vermiş herkesin kardeşi, abisi oldu Onur. Onunla üzüldük, ondan gelen güzel haberlerle sevindik. Yaşı sebebiyle tribüne çok uzak bir insan olan babam her gün arayıp “Onur nasıl oldu?” diye sorduğunda anladım ben Fenerbahçe’nin yıkılmayacağını. Sahamız her kapatıldığında, o küçük çocuk Kadıköy’e gidip ciğerlerindeki tüm nefesle Fenerbahçe diye bağırdığında anladım Fenerbahçe’nin yıkılmayacağını.
Biz, futbolcularımızın emeği için, saha kenarındaki “KOCAMAN” gururumuz için, Onur’un alın teri için gönül verdik çubukluya. Tek bilek, tek yürek olarak mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz.
Tribündeki onurumuzla, sahadaki gururumuzla, Çağlayan’dan yükselen, Novi Pazar’dan yükselen “Fenerbahçe” sesleriyle, sarı-lacivert’e olan sevdamızla zafere ulaşacağız. Biliyoruz ki, güneşli günler çok yakında.
Onurla, gururla kazanacağız.
Alper Kayabaşı
1907 ÜNİFEB Sakarya Üniversitesi