2 sene öncesine kadar, Türkiye deplasmanlı basketbol ligi tarihindeki tek şampiyonluğu Çetin Yılmaz koçluğunda, Doğan Hakyemez menejerliğinde Aliço kaptanlığında kazanan Fenerbahçe, son senelerde hepimizin bildiği gibi büyük bir atılım içerisinde. Özellikle 100. yıl nedeniyle yapılan yatırımlar 2 senedir meyvelerini veriyor.
Önce efsane hocamız Aydın Örs ile Efes Pilsen’i devirerek şampiyon olduk, Euroleague’de alınan neticeler yeni kurulan bir takım için bizim açımızdan başarılı olsa da, takım ertesi sene koç değişikliği ile yine Avrupa’nın sayılı koçlarından Bogdan Tanjevic’e emanet edildi. İlk başlarda taraftarlarımız bu değişikliği kabul etmekte biraz zorlansa da, bu değişiklik neticesinde de Euroleague’de çeyrek final değerindeki Top 8 e kalıp, Türkiye Ligi’nde ise bu işe büyük bütçe ayıran Türk Telekom’u devirerek şampiyonluğa ulaşmasını bildik.
Sezon tamamlandıktan sonra takımımızdaki hem genç oyuncularımızın, hem de Solomon ile Kinsey gibi isimlerin NBA’e draft edilmeleri ve boy göstermeleriyle gururlandık.
Tabi bu NBA rüzgarı beraberinde endişeleri de getirdi. 2 sezonluk şampiyonluğun sonrasında takım hedeflerine ulaştığı için dağılacak mıydı ? Bu endişeler özellikle NBA yıldızlarından Gordan Giricek’in de transfer edilmesiyle son buldu. Geçen sezonu Air Avellino’da tamamlayan ve Air Avellino’nun başarılarında büyük pay sahibi olan Devin Smith ve Marques Green, kadrodan ayrılan, çok sevilen ve şansını NBA’de denemek isteyen başarılı oyuncularımız Willie Solomon ile Terrance Kinsey’in yerlerine alındılar. Marques Green’i, önceki sezon Casa Ted Kolejliler formasıyla da ligimizden hatırlayanlar olacaktır. Kısa boyu, Solomon gibi savunmada etkili olmasını engellese de takımı çok çabuk hücuma çıkarabilen, mesafe tanımayan üçlükleri olan, çok iyi asist görebilen, içeriye penetreleri ile rakip defansın dengesini bozabilen bir oyuncu. Devin Smith ile birlikte takımımıza bu sene büyük katkı yapacağını söylemek çok da kehanet gerektiren bir tahmin olmaz.
Bizleri en çok heyecanlandıran isim ise elbetteki NBA’de senelerce oynamış ve önemli istatistiklere ulaşmış, adından sıkça söz ettiren Gordan Giricek. Hırvat basketbolunun en önemli isimlerinden birisi. Çalışkan, disiplinli, mükemmel şutör, yine Green gibi içeri penetreleriyle rakibin dengesini allak bullak eden, buram buram tecrübe kokan Gordan Giricek.
Bu sene NBA’den Avrupa’ya transferlerde inanılamz bir artış oldu. Çok önemli yıldızlar, inanılmaz yüksek kontratlar karşılığında Avrupa’yı tercih etmeye başladı ve bu da hiç şüphesiz ki Avrupa’daki liglerin ve Euroleague’in kalitesini arttıracaktır. Özellikle Olympiakos’un Josh Childress’a 3 senelik 20 milyon dolarlık kontrat imzalatmasıyla başlayan furyaya Avrupa’nın diğer üst düzey takımları da katıldı.
Basketbol haberlerinde Avrupa’nın üst düzey takımlarının NBA yıldızlarını getirttiği haberlerini okurken, bir anda çıkıverdi “Gordan Giricek Fenerbahçe’de” haberi. Duyanlar uzun süre kulaklarına inanamadı haliyle ama O geldi imzayı attı ve formayı giydi.
Gordan Giricek’i bana kalırsa diğer Avrupalı yıldızlardan ayırmak gerekli. Çoğu yıldız oyuncu NBA’den Avrupaya maddi beklentilerle, motivasyonsuz bir şekilde gelirken, Giricek’in açıklamaları motivasyonunun ne kadar üst düzeyde olduğunu gösteriyordu. Bu yüzden Giricek’ten bu sene Fenerbahçe taraftarı çok şey bekliyor. Basketbolun anavatanından gelen bu adama Fenerbahçe tribünlerinin neler yapabileceğini göstermek her şeyden önce bizlerin boynumuzun borcudur.
En büyük avantajlarımızdan bir başkası ise, geçen seneki Türkiye’nin en güçlü rotasyonuna sahip olan pota altımızı koruyabilmemiz. Oğuz Savaş inanılamz bir çıkış içerisinde, şutunu da geliştirdi, 1’e 1 post up oyununu da. Özellikle milli takım ile Avrupa şampiyonası elemelerinde gösterdiği başarı takdire şayan.
Semih ve Ömer Aşık’ın sakatlıkları çok can sıkıcı elbette. Bu ikilinin NBA tarafından gözlerine kestirildiklerini gördük bu yaz. İkisinin de kendisini geliştirmesi gereken yönleri var daha. Alt yapılarını tamamlamadan NBA’e gitmeleri ikisine de en büyük zarar olacaktır. Bu sebeple bu sene de Fenerbahçe’de oynayacak olmaları onlar için çok önemli. Bu isimlere bir de senelerin tecrübesi ribaund canavarı ve motivasyon kaynağı Mirsad’ı ekleyince pota altı yeterince kararıyor.
Geçen sene, yönetimimiz tarafından uzun vadeli yatırım olarak düşünülerek transfer edilen 2 Sloven oyuncumuz Gasper Vidmar ile Emir Preldzic geçen sene beklenen katkıyı yapamamışlardı. Ancak bu sene izlediğimiz kadarıyla ikisinde de önemli gelişmeler var. Vidmar çok güçlenmiş bir durumda ve biraz daha kendine güveninin geldiğini gözlemleyebiliyoruz. Emir Preldzic de uzun boyuna rağmen farklı pozisyonlarda oynayabilmesi sayesinde rakip için her zaman eşleştirme sorunu yaratan bir isim. Şutlarında istikrarı yakalarsa çok faydalı olacağı kesin.
Ve takımın has Fenerbahçelileri Kaptanımız Damir Mrsiç ile Ömer Onan.
İkisi de yıllanmış şarap gibi. Seneler onlara çok güzellik katıyor. İkisi de profesyonelliğin en güzel örnekleri. İlerlemiş yaşlarına rağmen oyuna girdiklerinde daima hazırlar. Mrsiç’in öldürücü üçlükleri hala devam ediyor. Ömer Onan’ın sakatlığı nedeniyle eksikliğini ise, rakip takımların skorer guardlarını durdurmakta zorlandığımız maçlarda hissediyoruz. Bu ikilinin bu sene de takımımıza katacağı çok ama çok şeyler var.
Takımımızın uzun süredir kadrosunda bulunan Rasim Başak ise yine kenardan gelip aldığı hücum ribaundları ve sürpriz üçlükleriyle büyük katkı yapan bir isim. Mücadeleci ve kaybetmeyi hazmedemeyen ruhu tam Fenerbahçe taraftarına uygun. Geçen sene Alpella’da kiralık oynayan Serhat Çetin ise bu sene kadro derinliğimizi oluşturan bir başka değerli isim.
Son olarak Enes Kanter adlı bir oyuncudan da bahsetmek istiyorum. Bu isime bu sene ne olur çok dikkat edin. Altyapımızdan yetişen inanılmaz bir yetenek. Şans bulduğu maçlarda yapacaklarıyla herkesin ağzını açık bırakacak. Muhteşem bir oyuncu geliyor altyapımızdan.
Futbolda ümitleri erkenden tüketmeye başladığımız bu sezonda basketbola da Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kaybederek ve grubun en iyi takımı Tau Ceramica’ya deplasmanda kaybederek başladık. Ayrıca Türkiye Kupası’nda da farklı skorlarla üçte üç yaparak son sekize kalmayı başardık.
Kaybedilen Telekom ve Tau Ceramica maçları kesinlikle aldatıcı olmamalı. Özellikle deplasmandaki Tau Ceramica maçında Giricek’in de maç öncesi sakatlığının da Ömer Aşık, Ömer Onan ve Semih Erden gibi isimlere eklenmesiyle 4 adet ilk 5’te oynayabilecek oyuncunun eksikliğinde Tau Ceramica karşısında ortaya konan mücadele alkışa değerdir ve bu sezonun bizim için ne kadar güzel geçeceğinin habercisidir. Tau Ceramica 4 senedir üst üste final 4 oynayabilen tek takım. Avrupa’da final 4 oynamak 1-2 senelik yatırımlarla başarılabilecek bir olay değil. Tau Ceramica da senelerin verdiği tecrübe ve kaliteli oyuncu kadrosuyla sahasının avantajını da çok iyi kullanarak bizi yenmeye başardı ancak maçın hakkı kesinlikle skordaki 10 sayılık fark değildi. Bu yüzden bu neticeler bizleri aldatmasın.
En son olarak da bu sene kombinelerin üniversite öğrencilerine %20 indirimli olacağının da bir kez daha hatırlatmasını yaparak tüm 1907 ÜNİFEB’lileri desteklenmeyi sonuna kadar hak eden bu takıma, desteklerini esirgememeleri adına salonlara davet ediyoruz. Biliyoruz ki taraftar en büyük ilgiyi futbola gösteriyor, 30 bin kombine yüksek fiyatlara daha transferler yapılmadan kapış kapış gidiyor.
Ancak bu sene futbolda yaşadığımız ve geleceğinde de yaşamamız muhtemel hüzünlerin etkisini azaltmak adına, Fenerbahçe’nin bir spor kulübü olduğunu unutmayarak salonlarda yerlerimizi alalım. Bu takım bu sene taraftar desteği ile final 4 görebilecek kapasitede bir takım. Bizlerin de yardımıyla Fenerbahçe’nin basketbol tarihinin en unutulmaz senelerinden birine imzamızı atabiliriz. O yüzden geç kalmadan kombinemizi alalım ve Abdi İpekçi’ye koşalım…
Levin Susar
1907 ÜNİFEB – Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği